8 Nisan 2014 Salı

özlemin tiryakisi

umarım aşk düzeni sevmiyordur yoksa aşksızlıktan ölür giderim. dağınım ben. eşyalarım dağınık, kıyafetlerim dağınık, yatağım dağınık. bir tek derli toplu özleyebiliyorum seni. bak o konu da artık üstüme rakip tanımıyorum. bunun için de sana ne kadar teşekkür etsem az. seninleyken bilmiyordum özlemenin tadını. gittin gideli tiryakisi oldum. özlemin tiryakisi.

her alt başlık yeni konu girişi gibi geliyor bana beceremiyorum bi bok. aslında ben yazamıyorum hatta adam akıllı konuşamıyorum bile. ama konu sana geldiği zaman. seninle yaşadığım 10 dakikayı 10 yıl anlatabilirim. normalde konuşurken kekeleyen ama türkü söylerken bülbül olan hüseyin turan gibiyim seni anlatırken. ellerimiz de hediyelerle boğazın esintisinin dağıttığı saçlarımızı toplarken bana bir bakışın vardı her aklıma geldiğinde gözlerim dolar. ama aşk propagandası yapmak değil amacım sakın yanlış anlama beni. zaten aşık değilim ben sadece özlüyorum. neden özlüyorsun dersen onu  da bilmiyorum.

bir güne kara gün demek için o gün gerçekten kötü şeylerin yaşanmış olması gerekir. mesela tüm sülalen bir gün de ölürse o senin için kara gündür. peki tüm kalbin onun avuçlarında atarken o seni terk ederse buna ne denmeli. bugüne bir isim bulmak istersek ne demeliyiz. ben bunun üzerine biraz düşündüm ve bugüne de kara gün demeyi uygun buldum. benim de kara günlerim var. ama en etkilisi 5 mayıs 2013.

2 Nisan 2014 Çarşamba

Kapı Kolu

yağmur yağarsa aşıklar ıslanır,
ıslak aşıklar acı halidir sokakların
hiç bir sokak aşık sevmez
çünkü sokakların aşığı yoktur

günümüz coğrafyasında her yağmur sokağa mı düşer
bazen delik ayakkabalı güzel insanların
bazende ''ıslak aşıkların'' üzerine yağar
otobüs mola verdi mi herkes iner
yağmuru sevende iner sevmeyen de
evet bunları otobüste yazıyorum
hani kimsenin birbirini tanımadığı ama sevdiği otobüslerden
-horlayanlar hariç-
yağmur şöforü ıslatmaz
ıslanmayan şöfor yolu sevmez
yol şöforin onu sevmediğini öğrenince bunalıma girmemiştir
yol şoför sevse de sevmese de tünele girer.
tünel karanlıktır
karanlık lekeyi kapatır
otobüs lekelimi bilmiyorum
belki içinde çok ayrılık yaşandı
ayrılıklar lekeler herşeyi
kalpleri bile
terk edilen insanın kalbi kırmızı kalmaz asla
-kalp kırmızı mı onu da bilmiyorum-
şöfor yağmuru severse nolur
yolları sever
yollar yine aynı kafada ne depresyon ne de aşk sarhoşluğu
yollar her zaman tünele girer

ağırlıklı hafifler her zaman tatlıdır
simit tatlı olmamalıdır
çikolatalı simit atasına hakaret eder
ve hiçbir ata hakaret sevmez
hareketi sevmediği kadar
hareketi yapanlar harakiri sever mi onu da ben bilmem
her ölüm aslında harakiridir
azrail her ölümde kendi harakirisini yapar
eğer onun eğlencesini alırsan seninde canını yakar
bu yüzden azrail intihar edenleri sevmez

yağmur dinmedi hala yağıyor
ben otobüsten inemiyorum çünkü yağmur var
çünkü ıslanmak aşıkların işi ben aşık olamam
benim aşkımı küçükken kaşıklamışlar
kaşıklı yemiş olmaz ama kabuklu yemişler tatlıdır
otobüsün camları ıslanır yağmurda
sanırım onlarda aşık
silecek koluna
ben ve sizler her zaman silecek kolu arayacağız
ama sonuç
kapı kolu olacak