Üzülmeden seveni görmedim hiç. Bütün acıların
sonu mutluluk belki. Belki de ondan inandım hep cennete. Ama ben hiç cenneti
dünya da yaşayacağıma inanmazdım seni tanımadan önce. Aslında herkes üzgün
başlar hayata. Çok klasik ama göte şaplağı yiyip ağlayınca başlar hayat. Kimse
doğduğunda mutlu değildir. O halde kimse öldüğünde de mutlu olamaz. Peki, o
arada ne yapmalı? Ne zaman mutlu olmalı insan. Acaba kaç kez mutlu olabilir
insan? Her şeyi sana bağlamamak gerek ama ben bütün insanların mutluluğunu
çaldım senin sayende. Herkesi mutluluğunu alıp kendim kullanıyorum.
Sen hiç ölü bir bedene sarıldın mı? Ben sarıldım. Kendi ölü bedenime sarıldım. Hem de az önce sarıldım. Ben ne zaman seni düşünsem kendi ölü bedenime sarılıyorum.
Peki, seninle bu kadar mutluyken neden yazar ki bir insan. Hani ‘’İnsan mutluyken yazamaz.’’ diyordun. Evet, insan mutluyken yazamaz ama insan seninleyken yazacak kağıt bırakmaz. Dünyanın bütün kağıtları sana feda olsun.
Sen hiç ölü bir bedene sarıldın mı? Ben sarıldım. Kendi ölü bedenime sarıldım. Hem de az önce sarıldım. Ben ne zaman seni düşünsem kendi ölü bedenime sarılıyorum.
Peki, seninle bu kadar mutluyken neden yazar ki bir insan. Hani ‘’İnsan mutluyken yazamaz.’’ diyordun. Evet, insan mutluyken yazamaz ama insan seninleyken yazacak kağıt bırakmaz. Dünyanın bütün kağıtları sana feda olsun.