5 Aralık 2011 Pazartesi

Barajlar

İnsanoğlu ömrü hayatı boyunca 2 adet barajı geçemez

  1. Yüzerek Atatürk Baraj'ını..(yüzersin ama elbet bi yerde göte yersin elektiriği)
  2. Önünde yürüyen 4 kişilik kız arkadaş barajını  
Yani onlar nasıl bir tarikat ben çözemedim.4 kişi kol kola girmiş bütün yolu tıkıyolar en sağa gidiyosun duvar en sola gidiyosun yol var. Onların konvoyuna katılan zavallı adamlardan biride sen oluyosun tabi.
   Siz hiç yürürken enerji harcamayan madam gördünüz mü ? Ben gördüm. Bu tarikat  yolda yürümüyo bir mistik güç ile kendilerini yerçekiminden uzaklaştırıyo ve dünya bunların ayağının altında dönüyo böylece istedikleri yere ulaşıyolar.Ve hiç enerji harcamıyolar.
   İşte onların tarikata girdiğim gün rahatlığın en üst mertebesine ulaştığım gündür.
                                                                                                                                 

30 Kasım 2011 Çarşamba

Hayal Kırıklıkları

Ne demiş Burak AKSAK. ''Hayallerin ne kadar büyükse, hayal kırıklığın da o kadar gürültülü olur.'' Benim hayallerim çok büyük ve bu hayaller kırılmaya başlıyo.Seslerini duyamıyorum çünkü çoktan kulağımı patlattılar. Biliyorum bu hayaller kırıldığı anda bende kırılıcam hatta bu kırıklar beni bir bir yok edecek ama ne yapıyım vazgeçemiyorum. Vazgeçebilen varsa beri gelsin de bana anlatsın. Ama vazgeçebilen birinin olduğunuda sanmıyorum zaten vazgeçebiliyorsa hiç sevmemiştir.                         

Murphy Kanunlarına göre...

Murphy Kanunlarına göre  ''Ne zaman bir şeyden vazgeçseniz, vazgeçtiğiniz o şey size geri gelir.''

Tamam Murphy haklısın geri gelir ama nasıl vazgeçicez onu anlatsaydın ya bu sözü demesi kolay bende derdim yani önemli olan nasıl vazgeçiceğimizi anlatmak.Bi yol söyleseydin veya bi ipucu verseydin biz anlardık ama sen hiç bişey yapmamışsın sadece konuşmuşsun.Kızdırma beni Murp!!! 

Bide ben vazgeçmeye çalıştıkça dahada bağlanıyorum ona napcaz hafız.Ben unutamıyorum ben vazgeçemiyorum ben seviyorum hafız ona napcaz.Bence sen bu kuralı koyarken bi not düşmeyi unuttun.Örneğin ; ''Ne zaman bir şeyden vazgeçseniz, vazgeçtiğiniz o şey size geri gelir.Not:Bu durum aşk işlerinde işlemez'' deseydin bu kural cuk diye oturmuş olucaktı.Ama olmadı Murp yapamadın beni kendine inandıramadın şimdi git ve ücra bi yerde ağla pislik                                                  

14 Ekim 2011 Cuma

Aslında ben burayı kıskandığım için açtım

Hayatımda ilk kez 140 hanenin dışına taşmanın mutluluğu ve rahatlığı var üzerimde connected2.me de denediğim rekor çalışmam 300 hanede tıkanınca kendimi bir süre boşlukta ve arayışta hissettim.Ama o boşluğun yerini alacak bir yer olduğunu artık biliyorum.Tek sorun buranın nasıl açılacağıydı.Ben blog hakkında hiç bir şey bilmeyen bir adamdım.Daha nasıl blog kurulur onu bile bilmezdim.Fakat çok zeki birisi ''gugıl ablaya sorsana'' dedi.Ben bu ana kadar bunu neden akıl etmediğimi bilmiyorum.Belki de hiç düşünmediğimden akıl etmemeşimdir.Aslında gerçekleri söylemek gerekirse burayı birini kıskandığım için açtım.Normal de hiç kıskanç biri değilimdir ama bu sefer hırs ve kıskançlık arasında karışan duygularım beni bir blog kurmaya mecbur bıraktı.

Aslında bu seneye kadar ne yazarlığıma ne de çizerliğime güveniyordum.Ama bu sene benim için sanat dolu bir sene olacak galiba.Çünkü çekinik kalmış yeteneklerim ortaya çıkıyor.Mesela okulda dersten sıkıldığım anda kalemi elime alıp sıranın üzerine çizdiğim karikatürler benim için sadece sıkıntımı sıraya dökmekti ama bu yıldan sonra bunlar sanat yerine geçti.Yazarlık hayatım ise tarih ödevi olarak verilen ''Kürşad'ın ağzından gelecekteki nesillere bilgi amaçlı bir mektup yazınız'' ile başladı.İlk bölümü ciddi olan mektubu sonradan sıkılınca saçmalayarak yazdım ve sınıftan büyük beğeni topladı hatta ''Kanka bunu ver bana feyse atiyim'' diye iğrençlik yapanlar bile oldu.Evet iğrenç çünkü ben kanka lafından nefret ederim hatta bu benim için küfürdür.Tıpkı damacana,pipet,duş perdesi.Evet bu okuduğunuz küfürlerden de anladığınız üzere sıkı bir Leyla ile Mecnun hayranıyım.Bir bölümü beş kere izlerim.O derece yani.İsmail abi hayranıyım aslında dizide herkese hayranım ama İsmail abi nin bende ayrı bir yeri var.İçimde oluşan karakter boşluğunu onunla doldurdum.''Ağzından çıkanla kulağının duyduğun aynı yerde keşismesine rağmen anlamamakta çok isyankarsın''.Bu söz o adamın ağzından her çıktığında ekrana mal mal bakan bir insanım.Bir zamanlar onunla aynı kaderi yaşıyordum.''İşsizim,yalnızım,yaralıyım'' derdi o bende işsizdim çünkü okuyordum.Bende yalnızdım hatta saptım ama artık kız arkadaşım var.Bende yaralıydım ayağım kesilmişti ama o da iyilişti.İşte o işsiz,yalnız,yaralı kaldığım süre boyunca İsmail abiyi daha fazla benimsedim.

Ve yukarı da gördüğünüz gibi konuyu bir anda istediğim noktaya taşıyabilirim

Biraz kendimden bahsediyim. 1.92 boyunda sarışım,mavi gözlü,atletik vücutlu biriyim ama dışarıya belli etmiyorum.Sokakta ki normal adamlar ''Ya Rabbim bütün güzellikleri neden bu adama verdin.Bizler neden böyleyiz.'' deyip günaha girmesinler,intihar etmesinler diye onlar gibi sıradan gösteren bir maske kullanıyorum.Bir konu hakkında saatlerce saçmalayabilirim.Herhangi bir kelimenin nasıl oluştuğu hakkında rahatlıkla bir kompozisyon yazarım.

Burada ki hayatım boyunca-tabi ne kadar uzun sürer bilemem- çoğunlukla eğlenceli yazılar yazmayı planlıyorum hatta bu kadar uzun yazı yazmayı da düşünmüyorum.Çünkü duygusallık hakkında hiç bir bilgim yok olsaydı yazardım ama yok.

HER NEYSE BURADA Kİ HAYATIM BU YAZIYLA BAŞLAMIŞ OLDU.